15 Mart 2011 Salı

kar günlükleri (I - VII)

Selam bloğum =)

Öncelikle belirtmek istiyorum ki, blogcuların yoğun tepkisinden midir yoksa başka şeylerden midir henüz bir bilgim yok ama, blogger'daki engelin kalkacağı haberini aldım. Zafer artık bizimdir! 

Günlerdir her akşam yazayım yazayım diyorum, ama inan üşeniyorum. Son günlerde tuhaf bir üşengeçlik peydah oldu bana ama, pek de iyi bir durum değil bu. Zira sporu falan da bıraktım bayadır :/  Yarından tezi yok sporlamaya başlıyorum yeniden =)

Geçtiğimiz hafta Ankara gerçekten de kara yenik düştü. Yenik düşenlerin arasında ben de vardım valla... 8 Mart salı günü uyandığımızda her yer bembeyazdı ama ulaşımı etkileyecek bir durum yoktu sabah.Ama bütün gün hiç ama hiiiç durmadı kar yağışı. Hatta zaman zaman tipiye çeviriyordu. Tabi bize şirketin sıcacık ortamından izlemesi kolay geliyordu. Sonra akşam 5'e doğru mail kutularımıza gelen bir haberle,
hava muhalefeti yüzünden işten erken çıkabileceğimizi öğrendik. Her birimiz de çocuklar gibi şendik sanki karne almış gibiydik =)  Apar topar Özlemle beraber arabaya atladık ve yolda gitmeye başladık. Kar o kadar yükselmişti ki artık, tekerlekleri görememiştik. Özlem bi ara arabayı kenara çekti ve dedi ki "Sanırım el freni donmuş ve tam inmiyor. Araba gaza bastığım halde hızlanmıyor." Neyse dedik sonra zamanla kendine gelir heralde. Biz ODTÜ'nün kapısına kadar tıngır mıngır gittik ki, biri cama tıkladı ve sağ ön tekerin patlak olduğunu söyledi :|  Ya, iyi de biz zaten akmayan trafikte eve gidiyorduk? Bi süre ne yapacağımızı bilemedik. Özlem eşini ve birkaç kişiyi aradı ama bi sonuca varamadık. Tam da pis bi dönemecin girişindeyiz, araba daha fazla ilerlemiyor. Bu arada saat de 17:30 civarı artık. Sonra ben ilerde iki trafik polisi gördüm, koştum anlattım derdimizi. Tabi bize yardımcı olamayacaklarını söylediler ben de inan çok şaşırdım =)  Baya bi ilerde benzinlikler vardı. Oraya kadar Özlemle yürüdük. Bu arada tipi başladı tabi. Dondurucu bir soğuk var ve rüzgar karşı yönden esiyor! Yani o soğukla beraber üstümüze gelen her tanesi bıçak gibi kesiyordu bizi. Neyse uğraşa uğraşa, çok da komik vaziyetlere girerek, gidebildik sonunda benzinliğe. Lastik tamircisini sorduk ve adamların kapatıp gittiği gerçeğiyle yüzleştik! Şans işte =)  Özlem iyice tedirgin oldu, ben de bunun bizi kötü bir şeyden koruduğu inancıyla ve soğukkanlı olmaya çalışarak ona destek olmaya çalıştım. Tabi bu hiç de kolay değildi bizim durumumuzda. Arabaya geri döndük ama elimizde hiç değilse uzakta olan bir benzincideki lastikçinin cep telefonu vardı. Bu da bişeydi. Aradık hemen adamı. Adam bir saate kadar geleceğini söyledi. Önce benzinlikteki bir kafede birer kahve içtik, içimizi ısıttık. Sonra yeniden arabaya gittik. İçerde geyik falan çeviriyoruz, müzik dinliyoruz ama tir tir de titriyoruz :D  Aslında eğlenceliydi ha, kadınlar gününü de kutlamış olduk iki kadın başbaşa =))  Neyse biz bir saati bir şekilde doldurduk ve elimizdeki cep numarasını yeniden aradık. Adam gelemiyorum dedi tabi ki. Burada çok feci bi trafik var ve önümüzde kazalar oldu dedi. En erken 2 saate kadar orada olurum ama gelebileceğimi de sanmıyorum dedi. Ondan ümidi kestik yani. Suat diye harika bi insan var bizim şirkette. Evinden kalkıp yola koyuldu bize yardım etmek için!!! Bu arada saat oldu 20:30, biz hala hiçbir şey yapamıyoruz. Trafik yüzünden Suat da hızlı gelemiyor. Annemleri aradım, geyikle karışık durumumuzu anlattım. Telefonu kapatır kapatmaz, o benim en başta konuştuğum trafik polisleri geldi sonra yanımıza. Annemin uğuru olduğuna inanıyorum bunun =)  Polisler bizim hala bir yardım bulamadığımızı öğrendiler ve yedek lastik falan sordular. Eh var tabi ki her şey ama yapamıyoruz ki memur bey! Meğer onlar da bilmiyormuş ya da elleri donmuş adamların pek çözemedim oraları. Neyse, o sırada koşa koşa yanımızdan geçen 3 kişi durdular ve lastiği onlar değiştirdiler. Biz önce bi korktuk adamların tipinden falan. Sonra adamlar lastiği değiştirip geçmiş olsun diyip, yine koşarak yollarına devam ettiler! Ve ben çok utandım adamlardan korktuğum için! Meğer hala iyi niyetli insanlar varmış... Saat 21:00 gibi yola çıkabildik =) Kanal D ekipleri bizimle röportaj yaptılar bi de. Çok maduruz dedik, saat 5'ten beri yoldayız dedik hehehe. Bu arada elimi saçlarıma bi attım, buz parçaları geldi hep elime! Yuh dedim o yüzden demek ki bütün kaslarım titriyo :D  Sonra ben Armada'da indim ama taksi bulamıyorum eve nasıl gidicem =)  Bi tane geldi yarım saatlik bekleyişin ardından ve eve gelebildim 22:00'de =)  

İlk günü bu şekilde atlattıktan sonra, ertesi gün işe gidebilmek için sabah 45 dakika taksi aradım. Sonunda buldum bi tane ve işe gittim. Bi gittim, şirkette çok az insan var! Lennn dedim noluyoruz? Durum değerlendirmesi yapıldı 1-2 saat içinde ve şirkette olanları eve gönderdiler. Hadiiii şirkete bi şekilde gelebildik de, eve nasıl gidicez :D  Taksilerle gönderelim dediler ama taksi bulamıyoruz ki! Ringe falan bindik, oradan Kızılay dolmuşu, metro falan. Bu arada şansıma metro açılmıştı çünkü bi önceki dün metro seferleri de iptal edilmişti haliyle yoğun kar nedeniyle. Tabi kar yağışı tüm hızıyla sürmeye devam etti o gün de. ODTÜ'de kar dizlerime geliyordu. Bi yandan çocuklar gibi şendim, bi yandan da sinir oluyodum =)  İlk defa soğuk bi kış gününe karşı bu kadar tedirgin yaklaştım blog...

Ertesi gün öğlene kadar tatilsiniz gelmeyin dediler. Ben de heyo meyo evde takıldım, sonra tabi aradılar gelebilirsiniz diye. Bu sefer ulaşım daha kolaydı tabi ama yine taksiyle gittim şirkete. Çünkü Batıkent'in yol durumu pek de iç açıcı değildi. Zincir takılı arabalar bile spin atıyodu önümde valla!!! 

Sonraki günler artık bi ulaşım sorunu kalmamıştı artık yollar açılmıştı. Başkente koş ya! Bi de iki senedir Ankara en yaşanılası şehir seçiliyomuş. Pardon ama kim seçiyo bunu? Nasıl bi büyükşehir belediyesi başkanımız var? Terbiyesiz kişi bi de basın toplantısında demiş Ankara ilk defa böyle kar görüyor, yollar tuzlandı inanmıyosanız karın tadına bakın!!! Oldu canım çok teşekkür ederiz iyi ki varsın sen başımızda! Seni seçenlerin beyinsizliği bu zaten başka bişey değil! 

Bugün bahar havası vardı bi de ya ne tuhaf di mi? Karlar falan eriyor şimdi. Kendimi geçen hafta Finlandiya'da gibi hissederken, şimdi git burdan güneş gelmeee modundayım =)  Neyse, en azından o kadar soğuğu karı falan yememe rağmen hasta falan olmadım bu da bişeydir... Tabi o canım kar manzarasının bi tane bile fotosunu da çekmedim negzel di mi?

0 yorum:

Yorum Gönder