17 Mart 2011 Perşembe

more than a feeling

Tesadüflerin varlığına inanmıyorum. Ama mucizelere inanıyorum bak ondan vazgeçebileceğimi hiç sanmıyorum. Zaten bu öyle vazgeçilecek bi kavram da değil ki neler saçmalıyorum şu az kapasiteli beynimde di mi öyle? Bence hayat işaretlerle ve mucizelerle dolu. Belki diyebilirsin hey uyan şu pembe rüyandan artık yolu yarıladık! Ben de sana yaa bi git derdim heralde o zaman. Bi git, çünkü o mucizelerin varlığını farkedemedikçe batarsın sen. Zamanla başkalarından seni mutlu etmelerini bekler durursun. Ama sen hiç çaba harcayamazsın. Kendi kendini bitirirsin komik bi şekilde. Komik bi şekilde, çünkü seni mutlu edecek tek varlık yine sensindir. Neyse işte, bi de hep sevilmeyi, ilgi görmeyi bekleyen insanlar vardır mesela çok kıl olurum onlara! Aslında sadece sevgi gösterilmek de istemez ki bunlar. Sevgilerini, kıskançlıklarını, kimi zaman üzüntülerini, hatta sevinçlerini bile gösteremiyor insanlar birbirlerine. Peki neden ha? Bence bizim duygularımız kuşların kanat tüyleri gibi bişey. Duygularımızı doya doya yaşayamaz, kendimizi frenleyip beklersek o kanatlardaki tüyler hep dökülür, sonra o kuşlar hiç uçamaz. Bi kuşun uçamaması kadar acı bişey var mıdır? Bi kuşu başka bi kuş nasıl uçurabilir ki hem? Ben bütün duygularımı da o an yaşamayı seviyorum! Neden tutayım ki kendimi? Gülüyosam eğer, o an gülebiliyoken sonuna kadar gülerim mesela. Bağıra bağıra, gözlerimden yaş aka aka gülerim. Çoğu insan uyarır beni biraz yavaş bürrs diye. İyi de neden lan gülüyorum işte gülüyorum. Uçabiliyorum işte özgürüm ben! Ağlamak istiyosam ağlarım herkesin içinde. Birini seviyosam eğer, sarılmak isterim o insana. Sarılırım da içimden geldiği an. Hiçbi duygumu ertelemem, etrafımdaki herkesin de öyle olmasını isterim. Doğru olanı bu değil midir yoksa bende gerçekten bir sorun mu var sence? Bunu gerçekten çok merak eder oldum. Son günlerde bunu düşünüyorum çünkü. Bi ilişkide en basitinden ya, çiftlerde bi strateji mantığıdır gidiyo. Nası ya, yok efendim ipler kimin elindeymiş, yok efendim karşı tarafın ilgisini nasıl sürekli açık tutarmışsın bilmem ne... Ya sevebiliyoken yaşasana şunu doya doya. Öpmek istiyosan, içinden geldiği an öpsene işte! Bence bütün doğa aşka karşı savunmasızdır. Peki sen neden çekiniyosun o halde diye sormazlar mı o zaman? Neden sevgini, ilgini, sinirini, nefretini, özlemini, kıskançlığını falan saklıyosun ki? Çift değil misiniz neden tek başınıza yaşıyorsunuz? Kafayı mı yiyorum yoksa ben hep bu yüzden mi kaybediyorum ilişkilerimde =)  Bence duygularını yaşamanın bi kuralı olmamalı, olamaz! Sonra nasıl uçabileceksin ki hem? Kanatların kırıldığında nasıl boş yere çırpınıldığını çok iyi bilirim ben. Öyle ne yerde ne göktesindir, arada bi yerlerde yeniden yükselmeye çalışırsın ama olmaz. O yüzden de duygularımı anında yaşamaktan vazgeçemem!

Bugün de böyle damdan düşer gibi girdim bişeyler yazdım işte. Bilmiyorum neler yazdım. Ben yazdığım şeyleri bi daha dönüp okumam da hiç. Bugün ODTÜ'nün ormanında yürüyüş yaparken bu konu geldi birden aklıma. Ben de seninlen paylaşayım dedim.

İyi geceler...

0 yorum:

Yorum Gönder