11 Ocak 2011 Salı

serendipity

Blooooog! Seni unuttum sandın di mi? Saçmaladın bak şimdi. Sadece çok yoğundum yazamadım demek ki bugün biraz uzun yazabilirim. Yazamayabilirim de orası hiç belli olmaz. Bi başlayalım bakalım gerisi gelir...

Hayatta hep işaretler arayıp, o işaretlere göre hareket etmeye bayılıyorum valla yalan söyleyemem. Peki hayatta beklenmedik şeyler bulma şansımız ne kadardır acaba? Acaba her şey olması gerektiği zamanda mı olur, yoksa etrafında bir sürü şeyler olurken sen algılarını açamadığın için her şeyi kaçırır mısın? Böyle düşünerek hep işaretlere, enteresan olaylara, mucizelere (ki inandığımı biliyosun) sürekli açığım ve bunları yakalayabildiğimde de çok mutlu olabiliyorum. Aslında minicik, basit bi olayın bile olabilmesi kendi çapında bi mucizeyken, etrafımızda bizi mutlu edebilecek, çocuklar kadar sevindirecek şeyler olabiliyorken neden mutsuzluğu, ümitsiliği, olumsuzluklar düşünmeyi daha çok seçeriz ki? Tamam insan beyni, insan psikolojisi buna daha yatkındır ama, bunu tersine çevirebilmek de çok eğlenceli gerçekten. Hele ki sana özenip peşine birsürü insan takılmışsa değme gitsin keyfine =)

Son zamanlarda beni Yunanlılar'a benzetenlerin sayısı gitgide artıyor ha demedi deme. Havaya giriyorum yavaştan heheh. 

Bu arada artık yaşadığım kentin keyfini çıkarabilmeyi öğrendim! Yani en başta buraya geldiğimde nefret ediyordum bu şehirden. Hiçbir şey yapılamaz burada diye diye eve kapanmayı tercih ediyordum. Halbuki ben artık burada yaşıyordum önce bunu kabullenmem lazımdı ve ben de öyle yaptım. Artık yolda yürürken, işe giderken falan hep yeni bir şeyler keşfetmek için etrafımdaki binaları iyice bi inceliyorum. Bakalım nerelerde benim gözümden kaçan neler varmış diye. Aslında eğlenilebilir bir şehirmiş Ankara. Ya en azından üç büyük şehirden birinde yaşıyorum işin bu kısmı bile güzel. Yeter ki ben istiyim, her türlü mutlu olabilirim di mi? Ayrıca gitmeyi çok sevdiğim bisürü de yer var ve oralarda takıldığımda her seferinde çok mutlu oluyorum. 

Bu hafta beni de şirkette değerlendirmeye alacaklar. Şimdiye kadar değerlendirme toplantılarından çıkanlar pek de memnun değillerdi. Bakalım ben istediğim pozisyona yükselebilecek miyim? Sınırları biraz zorluyorum evet, ama olursa çok süper olacak. Fransızca kursuna da yazılıcam hem, kendime bir dil daha katıcam fena mı yani =)  Bence olabilir ya, dur bakalım bikaç güne kadar yazarım sonucu. Biraz imkansız gibi bu istediğim ama, huyum bu ne yapayım hep sınırları zorluyorum... Bi de seneye olacak olan değerlendirmelere kadar, çok enteresani kullanışlı ve orjinal bi fikir bulup onu geliştirip kodlamalıyım ki şirkete bi faydam dokunsun, beni seneye yükseltmeyi bırak uçursunlar. Nasılım?

Hani bizim bi müzik grubu vardı ya, galiba o son stüdyodan sonra öylece kaldı. Ama başka bir proje daha var ve gerçekleşecek o proje de. Alice In Chains, Faith No More falan çalalım dedik, bakalım neler olacak =)  

Ailemi deli gibi seviyorum! Çok şanslı olduğumu biliyorum. Böyle bir anne ve babaya herkes sahip olamaz. Doğduğumdan beri onlardan uzakta yaşadım aslında hayatımın genelinde. Hatta sadece lisedeyken bi de üniversitenin bi kısmında aynı evde yaşadık, o seneler de inanılmaz güzeldi =)  Hem anneme hem babama hayranım. Umarım ilerde ben de onlar gibi bi yuva kurabilirim. Senelerdir hala çılgın, aşık, hala mutlular gözlerinin içi gülüyor ikisinin de...

0 yorum:

Yorum Gönder